Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Namaz ne kadar önemliyse, oruç ne kadar önemliyse, zekât da o kadar önemlidir.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, katıldığı TV programında, Ramazan ayına ve Diyanet İşleri Başkanlığının bu ayda yürüttüğü hizmetlere dair değerlendirmelerde bulundu.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, içinde Kur’an-ı Kerim’in indiği, on bir ayın sultanı olan Ramazan ayının; bütün güzellikleri içerisinde toplayan, zekât, oruç, teravih ve fitre ayı olduğunu belirterek, milletimizin ve İslam âleminin Ramazan ayını tebrik etti.
İnsanların kurtuluşuna vesile olan kutsal zamanları iyi değerlendirmek gerektiğini kaydeden Başkan Erbaş, “Regaip Gecesi’dir, Miraç Gecesi’dir, Berat Gecesi’dir, Kadir Gecesi’dir, Mevlit Gecesi’dir, Cuma günüdür, Ramazan ayıdır, üç aylardır; çok iyi değerlendirmemiz lazım. Bu zamanlar, adeta ruhun dirilişine vesile olan kutsal zamanlardır ve bunların efendisi, sultanı, Ramazan ayıdır.” dedi.
“Kur’an-ı Kerim, hayat kitabıdır”
Ramazan ayının Kur’an-ı Kerim ayı olduğuna işaret eden Erbaş, Ramazan ayını Kur’an zaviyesinden çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Kur’an-ı Kerim’i okumayı bilmeyenlerin Ramazan ayını fırsat bilerek öğrenmeye niyet etmelerini tavsiye eden Erbaş, “Buradan teminat verebilirim ki bir ay içerisinde azmederse Kur’an-ı Kerim’i okumasını bilmeyen kardeşlerimiz öğrenirler. Öğrenenler, okusunlar. En azından bir hatim indirsinler ve anlamaya çalışsınlar. Rabbimiz bizi Kur’an’ı anlamaya ve düşünmeye teşvik ediyor. Nihai amaç, nihai hedef budur. Kur’an’ı anlamak ve hayatımızı Kur’an’a göre tanzim etmek. Bütün müminlerin en önemli hedeflerinden birisi budur. Çünkü Kur’an hayat kitabıdır.” dedi.
Erbaş, Hz. Peygamberin ve sahabenin Kur’an-ı Kerim’i anlama ve yaşama biçiminin örnek alınması gerektiğini belirterek, “Kur’an, hayat rehberidir. Hazreti Ayşe Validemizin ifadesiyle Peygamber Efendimiz adeta yaşayan bir Kur’an idi. Her Müslüman yaşayan Kur’an olmalı. Bizler Kur’an-ı Kerim’in emirlerine riayet eder, nehiylerinden, yasaklarından kaçınırsak toplum huzura kavuşur. Toplum Kur’an’a göre yaşanan, Kur’an’ı yaşayan fertlerden oluşan bir toplum olur. İbadetlerin amacı da budur.” diye konuştu.
“Ramazan ayı, zekât ayıdır”
Ramazan ayının oruç ayı olduğu kadar aynı zamanda zekât ayı da olduğunu söyleyen Erbaş, Müslümanların, zekâtlarını Ramazan ayında vermeyi teamül haline getirdiklerine işaret ederek, “Hele bugünlerde o kadar çok ihtiyaç var ki zekât mükellefi Müslümanların zekâtlarını titizlikle hesap edip vermeleri, hatta belki zekât miktarından, yani kırkta birden daha fazla vermeleri o kadar çok faydalı olur ki… Şu an itibariyle 14 milyona yakın kardeşimiz depremden etkilendi. İnsanlarımız evsiz, barksız kaldı.” değerlendirmesinde bulundu.
İslam’ın beş şartından olan zekâtın önemine vurgu yapan Erbaş, şöyle devam etti:
“Namaz ne kadar önemliyse, oruç ne kadar önemliyse, zekât da o kadar önemlidir. Kur’an-ı Kerim’de zekât namazla birlikte anılır. Ayet-i kerimede hassas bir nokta var. ‘Zekât için yaparlar.’ Ne yaparlar zekât için? Zekât için çalışırlar. Yani daha fazla zekât vereyim düşüncesiyle çalışır müminler. Zekât verdikçe malı temizleniyor. Fakirin fukaranın, garibin gurebanın hakkını vererek malını tertemiz hale getiriyor. Zekât kelimesinin özünde de temizleme, arındırma, arınmışlık vardır. ‘Onlar zekât için yaparlar.’ Ayet-i kerime zengin müminlerin çalışırken zihinlerinin bir köşesinde zekâtı sürekli canlı tutmaları gerektiğini emrediyor adeta. Yani zekâtı ihmal etmezler, akıllarından hiç çıkarmazlar. Ne kadar önemli. Biz şu Ramazan günlerinde biraz daha ibadetlerimize gönülden sarılırsak, önce fert olarak sağlıklı bir fert ve toplum olarak da sağlıklı bir toplum oluruz.” (İLKHA)