KONYA

Yangın öncesi ilk ve son kontrolleri yapıyorlar

Konya Büyükşehir İtfaiye Daire Başkanlığı’nın görünmeyen güçleri kadın itfaiyeciler, yangınların çıkmaması için binalardaki kontrolleri yaparak, birçok yangını çıkmadan bertaraf etmeye devam ediyor.

Pusulahaber.com.tr Özel Haberi

Kadın itfaiyeciler, erkek çalışma arkadaşları kadar durumlara hazırlıklı olduklarını, kriz anında saha çalışmalarına da katılabilecek donanıma sahip olduklarını ifade ettiler.

‘Yapamazsın’ diyenler de oldu, ‘Ne işin var orada’ diyenlerde. Bu yorumları yapanların belki de İstanbul’un ilk kadın itfaiyecisi Tulumbacı Bahriye’den haberleri yoktu. Tulumbacı Bahriye’nin torunları, günümüzde erkek işi olarak bilinen bir tabuyu yıkmaya devam ediyor. Tulumbacı Bahriye’nin torunlarından Büşra Yılmaz, Ayşe Nur Kalan ve İzel Doğaner, mesleğe ilk adım atış süreçlerini, zorluklarını, artılarını ve eksilerini anlattılar.
Meslekte 2. yılını geride bıraktığını, stresli olsa da işini severek yaptığını ifade eden Yılmaz, “Konya Büyükşehir İtfaiye Daire Başkanlığı içerisinde sadece müdahale birimi bulunmuyor. Başkanlık içerisinde çok sayıda birim var. Personel İşleri Özel Bölümü’nde, destek hizmeti, satın alma birimimiz bulunuyor. Müdürlüğümüzde iş sağlığı güvenliği, eğitim ve önleme şube müdürlüğü ve müdahale şube müdürlüğü mevcut. Eğitim biriminde çalışan arkadaşlarımızda tüm okullara hizmet içi eğitimler, belediyenin diğer birimlerine ya da diğer kuruluşlara eğitime gidiyorlar. Yangın eğitimi veriyorlar. Ayrıca onlar bunun içerisinde baca hizmetleri gibi gruplarda var. Aslında sadece müdahale olarak biliniyor ama birçok dalda faaliyet gösteriyor. Meram kısmında da İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) bölümümüz var. Konya Büyükşehir Belediyesi’nin bütün birimlerine İSG açısından eğitimler veriyor” dedi.

ERKEKLER KADAR DURUMLARA HAZIRLIKLIYIZ

Kadın itfaiyecilerin de erkekler kadar durumlara hazırlıklı olduğunu her an saha çalışmalarına katılabilecek donanıma sahip olduklarını aktaran Yılmaz, “Ne zaman bir afetin oluşacağını bilmeyiz. Bu tür durumlara her zaman hazırlıklıyız. Mesela büyük bir deprem olur. Buradan çok fala kişi deprem bölgesine gidebilir. O süreçte burada personel eksikliği oluşabilir. O süreç içerisin de Konya’da bir afet oluşabilir. Biz kadınlarda bu işi yapabilecek durumdayız. Bizde doğal afet olaylarında o görevlerde bulunacağız. Personel yetersizliği durumunda, hepimize eğitimleri aldığımız için bu görevlerde bulunacağız. Arada büyük fabrika yangınları olduğunda biz de kendi amirliğimizle beraber ekip olarak gidiyoruz. Müdahalenin tam ortasında olmasak da yine de arkadan önceden ruhsatlandırma işlemi yaptığımız için biz o binayı tanıyoruz. Nasıl bir yangın çıkmış ne gibi tehlikesi var onun gözlemini yapabiliyoruz” diye konuştu.

BİNALARDA İLK VE SON KONTROLLERİ YAPIYORUZ

Üç kadın itfaiyeci olarak aynı departmanda ekip şeklinde çalıştıklarını söyleyen Ayşe Nur Kalan, “Üçümüzün başkanlık içerisindeki görevi binaların yangından korunması hakkındaki yönetmelik çerçevesinde iş yerlerinin açılması ve açılmamış proje halindeki, iskân durumundaki iş yerlerine projelerinin kontrollerini yapıyoruz. İtfaiye görüşü şeklinde görüş beyan diyoruz. Daha sonra binaların yapımı bitip, iskan aşamasında, iş yeri açma-çalışma ruhsatı almaları gerekiyor. Bu işyeri açma çalıştırma ruhsatında da itfaiye raporu isteniyor. Bu itfaiye raporu sürecinde yönetmelik çerçevesinde binaları yangından koruma hakkındaki yönetmelik kapsamında binaların tüm yangın sistemlerinin kontrollerini yapıyoruz. Acil çıkışları, yangın merdivenlerini, yangın dolapları, fıskiyeleri, yangın detektörlerini ve binanın komple tasarımıyla alakalı gerekli hesaplamalar yapıyoruz. Yangın merdiveni, acil çıkış ve fıskiye ihtiyaçları bunların hepsinin raporunu tutmuş oluyoruz. Uygunsa eğer uygun olduğuna dair rapor veriyoruz. Uygun değilse de nasıl uygun hale getirilebilir, neler yapılabilir ve yapılacak olan şeyler nelerdir diye yazı düzenliyoruz” ifadelerini kullandı.

BASKI VE ÖN YARGI

Mesleği ilk seçme kararı aldıklarında toplumda baskıya ve ön yargılara maruz kaldıklarını da ifade eden Kalan, “Biz lise ve üniversitede bu bölümün eğitimini alıyoruz. İnsanlar itfaiyeyi direk müdahale anlamında biliyorlar. Diğer kollarının olduğunu çok fazla bilmiyorlar. Biz itfaiye bölümü okuyoruz dediğimizde insanlar bizi müdahale birimiyle yargılayıp kadınlar bunu nasıl yapacak gibi düşünebiliyor. Hortumu nasıl tutacaksınız gibi dalga geçenlerde oluyordu. Bu yüzden insanlar biraz ön yargılı davranabiliyor. Ama artık günümüzde kadınlar birçok alanda çalışabiliyor. Askeriyede, emniyette ve bu meslekte de aynı şekilde kadın çalışabiliyor. Bizim için normal bir durum. Ama eskilerden gelen bir algı oluştuğu için insanlar çok fazla olumlu karşılamıyor. Bizde bunun olumsuzluklarına çok maruz kaldık. Ailelerimize ilk söylediğimizde olumlu karşıladılar. Her zaman destek oldular. Eğitim hayatım boyunca da hep arkamızda oldular. Aile arsında değil de halk arasında kadın itfaiyeci kavramı çok oturmuş değil. Ben ilk uyum eğitimi sürecinde organize sanayi bölgesinde bir yangına müdahale ediyordum. İlk önce yangını çekiyorlardı. Daha sonra ben hortum topluyordum. Bu seferde kadın itfaiyeci diye kameralar bana döndü. Denetimlere çıktığımızda bizleri görüce şaşırıyorlar. İtfaiyeden geleceğiz diye arayıp bilgi veriyoruz. İtfaiyeden geleceğiz deyince insanlar erkek bekliyor. Biz 3 kadın gittiğimizde insanlar şaşkınlıkla karşılıyor” şeklinde konuştu.

VATANDAŞLARA TAVSİYELER

Evlerde yangınların ve kazaların önlenmesi vatandaşlara tavsiyelerde bulunan İzel Doğaner de, “Öncelikle her evde mutlaka bir yangın söndürme tüpü olmalı. Nasıl çatal-bıçak gerekli ise yangın söndürme tüpü de aynı şekilde gerekli. Çünkü evinizde yapacağınız ilk müdahalede yangının büyümesi önlenebilir. Zaten evde çıkabilecek bir yangın ilk aşamada müdahale edebileceğiniz bir yangındır. Ev ortamında en çok karşılaşılan yangın türü ise mutfakta yağdan kaynaklı çıkan yangınlardır Örneğin kızartma yaparken direk yağın parlaması durumunda panikle su atarak insanlar ateşi söndürmeye çalışıyor. Yangın deyince insanların aklına ilk su geliyor. Ama ocakla, yağ yangınlarına direk suyla müdahale edilmemelidir. Alev çok büyümemiş ise eğer bir kapak yardımıyla havasız bırakıp, yada ıslak bir havlu ile havasız bırakıp hemen söndürülebilir. Bu konularla ilgili yönetmelik var. Eğitime gidilmesi gerekiyor. Bina yöneticisinin bina sakinlerine eğitim vermesi gerekiyor” dedi.

YANGININ DA DİLİ VAR

Apartmanlardaki en büyük tehlikenin yangın merdivenlerine eşya konulması olduğunu söyleyen Doğaner şu şekilde konuştu: “ Aynı şey sığınaklar için de geçerli. Buralara eşyalar stoklanıyor, geçişler kapatılıyor. O bölümler acil çıkış yerleridir. Hiçbir şey konulmamalı. Deprem, yangın ve elektrik kesintisi anında insanların oradan inerken bir engel ile karşılaşmamaları gerekir. Yangın merdivenine raf yaptırıp kullananlar var. Her şey kendi elimizde olan bir durum. En çok yangınların çıktığı saatler ise sabah 06.00 ile 08.00 arası. İnsanlar işe giderken ütüleri, ısıtıcıları, şarj aletlerini prizde unutuyorlar. Akşam gelince çamaşırları sererim diye işe gitmeden çamaşırı makineye atıyor. Sonrada elektrikte arıza var mı yok mu bilinmediği, evde de müdahale edece kimse olmadığı için yangınlar çıkıyor. Polisler gibi itfaiyeciler de olay yeri inceleme yapabiliyor. Her şeyin dili olduğu gibi yangınında bir dili var. Dumanın bıraktığı izden yada sıvanın düşüş şeklinden, camın oluşturduğu desenden yangının nerede çıktığını anlayabiliyorsunuz. İçerden mi, yoksa dışarıdan bir müdahale ile mi yangın gerçekleşmiş hepsini okuyabiliyorsunuz. Bu tabi ki de tecrübe ile oluşabilecek bir şey.”

Mine Doruatlı

Bu Haberi Paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu