BASIN BÜLTENİ

Ülkemizin Geçmişten Günümüze At Yarışı Tarihi

Türkiye’de düzenli ve organize yarışlar ilk olarak 23 Eylül 1856 tarihinde İzmir’de yapıldı. Dönemin İngiltere konsolosu Patterson ve Evliyazade Refik Bey’in öncülük etmesiyle İzmir Yarış Kulübü kuruldu. Orijinal adı Smyrna Race Club olan bu organizasyon yılda yalnızca bir kere, İsa’nın dirilişi maksadıyla kutlanan Paskalya döneminde düzenleniyordu. Düzenlenen bu yarışlar maalesef çok uzun ömürlü olamamış ve 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla sona ermiştir.

Dönem dönem Osmanlı Devleti’nde sürdürülebilir bir at yarışı organizasyonu düzenlenmeye çalışılmışsa da ya hayata geçmeden sonlanmış ya da kısa bir süreliğine devam edip arkası gelmemiştir. Ancak bu demek değildir ki tüm çaba ve çalışmalar son buldu. Refik Evliyazade 1. Dünya Savaşı sebebiyle iptal olan İzmir yarışlarının yerine İstanbul’da yarışlar düzenlemeyi düşündü. O dönem Enver Paşa’ya gidip durumu anlattı ve olumlu yanıt alınca İstanbul’da at yarışı için çalışmalarına başladı. Bu olumlu geçen görüşmeler ve çalışmalar neticesinde ise  Sipahi Ocağı Binicilik Kulübü ve Islahi Nefsi Feres Cemiyeti (At Soyunu İyileştirme Derneği) 1913 yılında kuruldu. Yarışların yapılacağı yer olarak ise günümüzde de kullanılan Veliefendi üzerine karar kılındı.

Tarihler 1920 yılını gösterdiği zaman Mustafa Kemal Atatürk, Ankara tren istasyonunun bulunduğu bölgede yaklaşık 1600 metrelik bir alan içerisinde at yarışları düzenlenmesini emretmişti. Bununla birlikte yaklaşık 7 sene sonra ismini alacak olan Gazi Koşusu’nun temelleri atılmış oldu. 1922 yılına gelindiğinde İskoçya’da hipodromlarda yöneticilik yapmış olan Loftus Bates öncülüğünde Bakırköy Yarışçılık Sendikası kuruldu. Orijinal adıyla; Makrikuey Racing Syndicate. Bu sendikalaşma ve düzenlemeler İstanbul Veliefendi ile ilgili değişiklikler yapılmasına sebep oldu. Öncelik olarak tribün kapasitesi arttırıldı, pist yarışlara daha uygun hale gelecek şekilde düzenlendi, insanların yarışları izleyebilmesi için betondan bir tribün inşa ettirildi. Maalesef bu çalışmaların devamı da çok uzun süreli olamamış ve yarışlar ancak 1 sene devam edebilmiştir.

İlk Profesyonel Oluşum

Yarışların amatör düzenlemeler ve gayretlerle tam anlamıyla sürdürülebilir olmadığının farkına varılması üzerine, 8 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi “Islah ve Teksiri Hayvanatı Ehliye ve Koşu Cemiyetlerine, Koşu Müsabaka ve Sergilere Dair Kanun” kanununu çıkarttı. Yine aynı dönemlerde “Islah ve Teksiri Hayvanat Kanunu” ile “Halisüddem Arap Hayvanatına Mahsus Silsilename Layihası” tasarıları meclise sunuldu. Henüz yeni bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti hızla modernleşme adına önemli adımlar atarken hayvancılık ve milli kültürümüz olan at üzerine çalışmalarını da ihmal etmemiştir. Daha sonra 1925 yılında bu tasarılar bir bütün halini alarak meclise gönderildi. Tüm bu önergelerin birleşmesiyle de Islahı Hayvanat Kanunu adlı yasa meclise sunulmuş oldu. Tarihler 1924 yılını gösterdiğinde MRS’nin İstanbul yarışlarını yapmak için gerekli şartları sağlamaması üzerine MRS’nin Veliefendi’deki hükmüne son verildi. Bununla birlikte sipahi ocağı olaya el atarak o dönemdeki yarışları düzenledi. Daha sonra maddi imkansızlıklar neticesinde bu yarışların devamı sağlanamadı.

1925 yılında üç önemli isim; Akif Akson, Sabri Tunca ve Baron Hepes bir araya gelerek bir şirket kurdular ve İstanbul yarışlarını düzenlemeye karar verdiler. O dönemlerde ülkemize savaş nedeniyle iltica eden Ruslar Taksim’de atletizm girişimlerinde bulunuyorlardı. Ruslar, Taksim’deki pistlerin yetersizliği nedeniyle faaliyetlerini Veliefendi’de devam ettirmeye karar vermişti ve Veliefendi’ye ufak bir kum pisti yaptılar. Burada tırıs yarışları düzenlenir oldu. Ancak daha sonra maddi imkansızlıklar sebebiyle bu yarışların hiçbiri devamlı olamadı ve yavaş yavaş at yarışı için çağdaş ve modern çalışmalara aynı dönemde başlamış oldu. Yine bu dönemde 1927 yılında ülkemizdeki en popüler yarış olan Gazi Koşusu Ankara’da yapıldı. Gazi Mustafa Kemal bu koşuyu İsmet İnönü ile birlikte bizzat izledi.

Yarışların Çağdaş ve Modernleşmesi

1926 yılında 904 sayılı  Islahı Hayvanat Kanunu çıkarıldı. Kanunun amacı; her türlü hayvansal üretim ve bu üretimi etkili kılan faaliyetler ile yarış, müsabaka ve iş maksadıyla yetiştirilen hayvanların verimlerinin artırılması için yapılacak ıslah çalışmalarını, evcil ve yabani hayvanların gen kaynaklarının korunmasını, hayvansal üretimin ekonomik olmasını ve rekabet gücünün artırılmasını, bu hususlarla ilgili faaliyetleri ve soy kütüğü kayıtlarının tutulması ile hayvan ırklarının ıslahını, damızlıkların sağlıklı ve hijyenik koşullarda yetiştirilmesini ve hastalıklardan arî bir şekilde üreticilere intikalini ve korunmasını sağlamaktır. Böylelikle yarışlarda çağdaş ve modern dönem başlamış oldu. Bu kanunla birlikte üksek Yarış ve Islah Encümeni kuruldu.

Bu olay neticesinde artık yarışlar belirli bir plana ve programa göre düzenlenir olmuştur. 1927 yılında artık yapılacak yarışlar belirli bir takvime bağlı kalıyordu.  Bu faaliyet ve oluşumlar 1948 yılına kadar devam etti. Bu esnada İstanbul, Ankara ve İzmir dışında Bursa, Adana, Samsun, Sivas ve Konya’da da yarışlar düzenlendi. Bursa, Adana ve Konya’da safkan İngiliz Atı koşuları yapıldı.

1948 yılına gelindiği zaman Yüksek Yarış ve Islah Encümeni kapatıldı ve yerine günümüzde Türkiye Jokey Kulübü olarak bildiğimiz Muvakkat Yarış Komitesi kuruldu. Türkiye Jokey Kulübü ilk kurulduğu zaman yalnızca Jokey Kulübü olarak isimlendirilmişti. Kulübün 23 Ekim 1950 tarihinde Ankara’da Ziya Gökalp Caddesi’nde kurulmasıyla birlikte devam eden 1953 yılında Bakanlar Kurulu’nun belirttiği kamu yararına hizmet veren kulüp olarak belirtilmesi üzerine isminin başına Türkiye eklenmiş oldu.

Türkiye Jokey Kulübü’nün resmi bir şekilde kurulmasından sonra 1954 yılında; İstanbul, Ankara ve İzmir’de toplam 43 yarış günlük bir program uygulandı. Günümüzde ise bu 3 ilimize, Adana, Antalya, Bursa, Şanlıurfa, Elazığ, Diyarbakır ve Kocaeli de eklenerek yarış yapılan il sayısı 10’a çıkarılmış ve at yarışları yıl boyunca aralıksız olarak düzenlenmeye başlamıştır.

Modern çağda yani günümüzde Türkiye’nin milli kültür ve gelişim içerisinde incelendiğinde atçılığın yerinin geldiği nokta sevindirici olsa da uluslararası arenalarda ses getirmek için daha fazlasının gerektiği su götürmez bir gerçektir. Elimizdeki bu kültür ve mirası daha iyi değerlendirip büyük kitlelere ve dünyaya kültürümüzü ve geçmişimizi tanıtmak açısından at yarışlarının önemli bir yeri vardı. Eskiden olduğu gibi savaşlarda atların artık kullanılmıyor olması atın önemini azaltmaz, aksine sahip çıkıp üzerine medeniyet kurulmuş bu canlıların daha iyi tanıtılmasını sağlamak gerekmektedir. Hal böyle olunca yapılan çalışmalar ve yatırımlar bir noktada kısıtlı kalabilmekte ya da gerekli ilgiyi görememektedir. Neyse ki ülkemizde at yarışı severlerin varlığını bilmek bu ilginin hep olması açısından önemlidir. Canlı iddaa hazırlamak maksadıyla insanlar her yıl hipodromları dolduruyor; kimileri iddaa bülteni yaparken kimileri canlı iddaa  takip ediyor. Bu olaylar neticesinde at yarışları izlemek ve bunun üzerine iddaa bülteni hazırlayıp bahis yapmak giderek önem arz etmektedir. Yarış bülteni hazırlığını yerinde yapmak ve canlı iddaa sonucunu izlemek için hipodroma gitmek ya da canlı yayınlardan izlemek amacıyla binlerce insan o anki yarışı takip ediyor, yarışın neticesinde yaptıkları iddaa bülteni üzerine değişiklikler yapıp kafa yoruyor. Bu veriler ışığında değerlendirildiği zaman ister bahis yapmak ister yarış bülteni izlemek için olsun ülkemizde atlara olan tutku halen diri kalmakta ve insanlar her yıl düzenlenen yarışları büyük bir ilgiyle takip etmektedir.

Bu Haberi Paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu